Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Gür’den Çedes Tepkisi: “Eğitimin Dinselleştirilmesi ve Siyasetin Arka Bahçesine Döndürülmesi Projesidir”
MEHMET REBİİ ÖZDEMİR
Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Ersin Gür, “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi” konulu “Değerler adı altında vakıf, cemaat ve müftülüklerle birlikte yapılan bu uygulama ve atamalar 1 milyon 200 bin eğitimcinin çalıştığı, emek harcadığı okullarımızda verilen eğitimin bilimselliği apaçık ortadadır.“Mesleğimize ve emeğimize yönelik laikliğe saldırı, eğitimi dinleştirme ve siyasetin arka bahçesi haline getirme projesidir.”
Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Ersin Gür, 2022-2023 eğitim öğretim yılının tamamlanması dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Gür dedi ki:
“MERKEZİ SINAVLAR ÖĞRENCİLERİMİZİ MUTLULUK VE KAYGI YARATIR”
“2022-2023 Eğitim-Öğretim yılı sonunda eğitim sistemimiz, yıllardır uygulanan piyasa merkezli, rekabetçi ve sınav merkezli eğitim politikaları sonucunda tam bir sorunlar yumağı olarak dönemi tamamlıyor. Türkiye’de eğitimin her kademesi okul öncesinden üniversiteye kadar en temel fonksiyonlarını yerine getiremezler.Bu durum kaçınılmaz olarak eğitimin kalitesini olumsuz etkiler.Eğitimdeki başarısızlık akademik düzeyde ve eğitime katılımda uluslararası değerlendirmelerde de kendini göstermektedir.Yaklaşık 3,5 milyon Devletin merkezi sınavlarla çocuklarımızı ve gençlerimizi getirdiği hafta sonu gösterilerinde öğrencilerimizin yüzde 100’ü YKS sınavına girecek.Velilerimiz ise çocuklarına daha iyi bir gelecek sunma kaygısıyla her yıl daha fazla eğitime para harcarken, kapı kapıda. Herkese eşit koşullarda sunulması gereken temel bir insan hakkı olması gereken, devredilemez ve vazgeçilmez aynı zamanda kamu hakkı olan sınav, eğitim, özelleştirme politikalarıyla, parası olanların istediği eğitimi almasına olanak tanıyor. istedikleri okul kar geçidine dönüştürüldü. Merkezi sınavların baskısı ve gerilimi altında öğrencilerimiz hayatlarının en verimli ve hevesli olması gereken bir döneminde mutsuz, telaşlı ve başarısız duygularla birçok sorun yaşarlar. Nitekim 6 Şubat depreminde hayatı yıkılan öğrencilerimizin aynı şartlarda bu sınavlara girmeleri, yaşadıkları beyin sarsıntısının yanında onları ikinci kez mağdur etmektedir. Depremzede öğrencilerimiz için mutlaka ek kontenjan açılmalı ve istedikleri okullara yerleştirilmelidirler.
“ÖĞRENCİLERİMİZİN EN TEMEL İHTİYAÇLARI BİLE TAKİP EDİLMİYOR”
Örgün eğitimden çıkıp açık lise ve eğitime giden öğrenci sayısı 1 milyon 560 bin, Mesleki Eğitim Merkezi (MESEM) adı altında okul çağındaki işyerlerinde istihdam edilen öğrenci sayısı 1 milyon 250 bin 280 okullarla hiçbir bağlantısı olmayan ve hiç kayıt yaptırmamış bin öğrenci ile toplam üç milyon öğrenci örgün eğitime kayıtlıdır. yoldan çıktı. Kız öğrencilerimizin örgün eğitime katılımı daha da düşüktür. Bütün bu gerçekler ortadayken, Milli Eğitim Bakanlığı meseleleri görünmez kılmaya çalışarak ya da başarısızlıkları öğretmenlerin sırtına yükleyerek kendine bir başarı hikayesi yazmaya çalışıyor. Birçok öğrencimiz kahvaltı yapmadan okula gidiyor ve birçok öğrencinin okulda yemek yemeden günü tamamlayıp evlerine döndüğü biliniyor. Türkiye’de son yıllarda dar gelirlilerin sırtına yüklenen ve derinleşen ekonomik krizin etkisiyle her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunu yaşamakta, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır. Bu noktada sadece taşımalı eğitim ve anaokullarında yemek verilmesi yeterli olmayıp, öğrencilerimizin beslenme, giyecek, kırtasiye, eğitim araç gereçleri ve ulaşım giderleri konusunda mutlaka desteklenmesi gerekmektedir.
“ÇEDES PROJESİ GÜÇ EĞİTİMİNİ ARKA BAHÇESİNE ÇEVİRMEK İSTİYOR”
Türkiye’de siyasi iktidarın eğitim sistemini siyasi ve ideolojik amaçları doğrultusunda, dini kaide ve referanslara göre şekillendirme arzusu, yetkili mevkilerdeki kişiler tarafından sıklıkla dile getirilmektedir. Son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı, dini vakıf ve dernekler arasında çok sayıda işbirliği protokolü imzalanmış, doğrudan laik eğitim ve laik yaşam tarzına yönelik uygulamalar hayata geçirilmiştir. İl Milli Eğitim müdürlükleri, müftülükler, Gençlik ve Spor ÇEDES projesi kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan protokoller ile bazı illerimizde okullarımıza ‘manevi danışman’ adı altında din görevlisi ataması yapılmaya başlandı. 1 milyon 200 bin eğitimcinin görev yaptığı okullarımızda değerler eğitimi adı altında vakıflar, cemaatler ve müftülüklerle birlikte yapılan bu uygulama ve atamalar, açıkça eğitimi dinleştirme ve siyasetin arka bahçesine dönüştürme projesidir. , yanı sıra bir bilim akışı, laiklik, mesleğimiz ve emeğimiz.